TURKISH STUDENT - Yurtdışı Eğitim Rehberiniz
HomeGüncel MakalelerYurtdışında Eğitim – Neden? Hangi Dal? Hangi Ülke? Hangi Okul? Nasıl?
Yurtdışında Eğitim - Neden? Hangi Dal? Hangi Ülke? Hangi Okul? Nasıl?

Yurtdışında Eğitim – Neden? Hangi Dal? Hangi Ülke? Hangi Okul? Nasıl?

Dünya tarihini incelediğimize, ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, dış dünyaya, diğer toplumlardaki gelişmelere ilgisiz, başka kültürlere meraksız, içine kapanık devletlerin ve kurumların zamanla gerilediklerini ve çöktüklerini görüyoruz. Günümüzde bu daha da belirginleşmiştir: Hemen hiçbir ülkede artık yerele odaklanarak, dış dünyadan kopuk bir şekilde içine kapanarak kendi kabuğu içinde verimli çalışmak ve iş yapmak mümkün değildir. Bu, Türkiye gibi ülkeler için özellikle geçerlidir.

Küreselleşmiş ve gitgide daha da küreselleşen bir dünyada yaşıyoruz. Gelişmek ve ileri gitmek için dışarısını, değişik kültürleri en iyi şekilde tanımak, değişik dilleri öğrenmek, dışarıda olanı biteni izlemek ve kendimizi ona göre ayarlamak zorundayız.

Kişisel bazda da geçerli bir olgudur bu: İşleri düzgün bir biçimde götürebilmekte, iyi işler bulabilmekte, işimizde yükselebilmekte veya kendi işimizi ilerletebilmekte yabancı dil biliyor olmak, yabancı ülkeleri ve kültürleri en iyi şekilde tanıyor ve takip ediyor olmak çok önemli bir faktördür. Doğal olarak bunu yurdumuzu hiç terk etmeden de bir ölçüde sağlayabiliriz. Türkiye’de de bize gereken donanımı verebilecek çok iyi okullar vardır ve dışarısı ile temas eskisine göre çok daha gelişmiştir. Buna rağmen, tek başına yurtiçi eğitimi, istisnai durumlar haricinde yurtdışı deneyiminin bize vereceği ek boyutu sağlamakta yetersiz kalacaktır. Öte yandan, yabancı bir ülkede yaşamanın ve okumanın, yabancı bir kültüre adapte olabilmek için sarf etmek zorunda kaldığımız çabaların zihinsel ve entelektüel gelişimimiz açısından bize katkıları bambaşkadır. Dolayısıyla ileride iş hayatında sivrilmekte ve başarılı olmaktaki rolü de büyük olacaktır. O bakımdan tavsiyem bütün fırsatları değerlendirerek her türlü dış temas imkanından yararlanmanızdır. Fakat yurtdışında eğitimi düşünmeniz için belki bütün bunlardan daha önemli bir neden, Türkiye’de birçok bilim dalında araştırma-geliştirme faaliyetlerinin, araştırmaya ayrılan fonların, kütüphane ve laboratuar imkanlarının genel olarak yetersiz oluşudur. Birçok üniversitede öğrenim ve bilimsel araştırma bu yüzden aksamakta, özellikle yüksek lisans ve doktora düzeyindeki çalışmalar olumsuz etkilenmekte, kısıtlanmaktadır. Bu eksikliği hisseden öğrencilerin konularıyla ilgili en iyi potansiyeli yakalamak için yurtdışı imkanlarını sonuna kadar kovalamaları şarttır.

Yurtdışında ne okumalı? Eskiden Türkiye’de “Altın Bilezik” kavramı vardı. Yani, bazı dallardan mezun olup diploma alındığında neredeyse hayat boyu iyi iş ve yüksek gelir garantisi söz konusuydu. Günümüzde ekonomi ve teknoloji o kadar hızlı ilerleyip değişmektedir ki bu kavram artık geçersiz hale gelmiştir. Kişinin kendisini her bakımdan sürekli geliştirmesi ve yenilemesi şarttır. Gerçi başta temel bilimler ve mühendislik dallarında olmak üzere, üstün nitelikli eleman açığı bugün de hemen her yerde vardır. Fakat artık sıradan bir mühendis, doktor, avukat, iktisatçı, eczacı vs. olmanın fazla bir beklentisi veya getirisi kalmamıştır.

Amerika’dan örnek vermek gerekirse, imalat sektörünün çöküşü ve Çin ve Hindistan gibi ülkelere kayması yüzünden birçok mühendis ve teknisyen günümüzde işsiz kalmış veya hizmet sektörüne geçmek zorunda kalmıştır. Gerçi bu eskiden de doğruydu ama artık çok daha belirginleşmiştir ki, sözgelimi “en iyi coğrafyacı” veya “en iyi arkeolog” olmak sıradan bir mühendis veya sıradan bir doktor olmaktan daha geçerlidir. O bakımdan modaya kapılmak veya ailenizin baskısı sonucunda aslında pek ilgi duymadığınız bir alana bulaşmak yerine gerçekten yetenekli olduğunuz, sevdiğiniz ve sivrilebileceğiniz bir öğrenim dalına yönelmek sizin için daha hayırlı olacaktır. Böylece hayat boyu sevmediğiniz bir işe düşük maaşla talim etmek yerine, gerçekten sevdiğiniz bir meslekte kazançlı ve mutlu gelecek yakalamanız mümkün olabilir.

Tabii sevdiğiniz ve yetenekli olduğunuz alana yönelmek derken gerçekçi de olmak gerekir. Örneğin, “Fizik okuyacağım ve dünya çapında bir fizikçi olacağım, buluşlar yapacağım, Nobel kazanacağım” diye heveslenebilirsiniz. Fakat fizik ve matematik notlarınız ancak orta düzeydeyse bu hayalinizin ileride gerçekleşmesi ne kadar olasıdır? Veya “Okul piyeslerinde çok başarılıyım, hedefim aktör olmak, filimlerde oynamak, gün gelip Oscar kazanmak; onun için bunun tahsilini yapacağım” diyebilirsiniz. Ama buna kesin karar verip işe girişmeden önce, Amerika’da ve Avrupa’da mesleğini “aktörlük” olarak belirten 1000 kişiden sadece 2’sinin (yani ancak binde iki) profesyonel olarak (yani para kazanarak) bir filimde ve tiyatroda rol alabildiklerini, bunların çoğunun da ancak ya figüran olarak veya reklam filimlerinde ya da kısa süreli kliplerde oynayabildiklerini, hayatlarını garsonluk, tezgahtarlık şöförlük vs. yaparak kazanabildiklerini, “yıldız” olabilmenin eğitimden bambaşka şartları bulunduğunu akıldan çıkarmayalım. Kısacası, hedefleriniz ve beklentileriniz durumunuza uygun ve gerçekçi olsun. Sonuçta temel ve teknik bilimlerden veya iktisat/işletme gibi dallardan üstün başarıyla mezun olanların ileride “uygun” iş bulma şansının diğer bazı dalların mezunlarına göre daha fazla olduğu bellidir.

Doktora gibi uzun ve çetrefil bir öğrenim ve araştırma sürecine dalmadan önce de iyi düşünmek gerekir. Hayattaki gerçek hedefiniz öğretim üyesi olmak mıdır? Seçeceğiniz konuda en üst düzeyde bilgili bir uzman olarak sivrilebileceğinizi, dünya çapında bir bilim insanı olabileceğinize inanıyor musunuz? Yine Amerika’dan örnek vermek gerekirse, günümüzde birçok doktoralı eleman umutsuzca tahsillerine uygun iş aramakta, yüzlerce okul ve araştırma merkezinden geri çevrildikten sonra geçinebilmek için en sonunda örneğin normalde meslek yüksek okulu ve hatta lise mezunlarının da rahatlıkla yapabilecekleri işlere fit olmaktadırlar. Durum beşeri bilimlerde doktora yapanlar için bilhassa kötüdür. Eğer herhangi bir konuya çok ilgi duymuyorsanız, tatmin edici akademik pozisyonlar bakımından da önünüz kapalıysa, acaba o konuda doktora yapmak size ne sağlayacaktır? Özetlemek gerekirse, yurtdışı eğitimine karar verirken hedeflerinizi mantık çerçevesinde belirlemeli, buna bağlı olarak dikkatli ve akılcı davranmalı, konuyu ve düzeyi iyi saptamalısınız. Eğer bunları doğru yapabilirseniz yurtdışı eğitiminden büyük yarar sağlayacağınız kuşkusuzdur.

Yurtdışında eğitim denince akla ilk gelen İngilizce öğrenimidir. Günümüzde İngilizce dünyanın en yaygın bilim, teknoloji, ticaret ve eğitim dili haline gelmiştir. Genelgeçerdir. İngilizce bilmeden hayatta istediğiniz yerlere gelme olasılığı düşüktür. Burada püf noktası “çok iyi” İngilizce bilmektir. Yani, örneğin ”tarzanca” konuşabilmek, derdini az-çok anlatabilmek veya sözlük yardımıyla dergi veya kitap okuyabilmek yeterli değildir. Hedefiniz, eğitimli bir İngiliz veya Amerikalı nasıl konuşuyor, okuyor, yazıyorsa onunla aynı seviyeyi yakalamak olmalıdır.

Peki, İngilizceyi Türkiye’de kalarak öğrenmek mümkün değil mi? Bunun için yurt dışında bir dil okuluna gitmek şart mı? İşin doğrusu, Türkiye’de hazırlık okulu olan ve İngilizce eğitim veren o kadar kolej, Anadolu lisesi ve üniversite, hemen her köşe başında İngilizce kursu veren dersane var. Gerçekten bilinçli, hevesli, azimli, çalışkan ve dile yetenekli bir öğrenciyseniz, bu imkanlardan yararlanarak da iyi derecede İngilizce öğrenebilirsiniz. Ama istisnaların dışında “normal” bir öğrenciyseniz, yukarıda belirttiğim yüksek düzeye ulaşabilmek için İngilizceyi yerinde, ders dışında pratik yaparak, gündelik hayatınızda İngilizlerle-Amerikalılarla senli benli olarak öğrenmek şarttır. Öte yandan, kaba bir değerlendirmeyle, Amerika’daki veya İngiltere’deki 1 aylık kurs Türkiye’deki 3 aylık kursa bedeldir. Türkiye’deki kolej, Anadolu lisesi ve İngilizce öğretim yapan üniversite mezunlarının en az yarısının Amerikan ve İngiliz filimlerini ancak alt yazıyla izleyebildiklerini, dergi ve kitap okumakta zorlandıklarını, konuşmaların önemli bir bölümünü anlamadıklarını, yazarken komik yanlışlar yaptıklarını, TOEFL veya IELTS testlerinden geçer puan alamadıklarını, geçebilenlerin birçoğunun da ancak sınırda puan alabildiklerini unutmayalım. Sözkonusu öğrencilerin örneğin Amerikan, İngiliz veya Kanada üniversitelerinde okuyabilecek düzeye gelebilmeleri için o ülkelerde ayrıca en az 3 aylık bir dil okuluna gitmeleri gerekmektedir.

Zaten en üst düzeyde İngilizceniz varsa bunun yanına ikinci bir yabancı dil eklemek de size iş hayatında büyük yarar sağlayabilir. Türkiye’de İngilizcenin yanı sıra geleneksel olarak Almanca ve Fransızca dillerine yöneliş vardır. İşiniz Almanya veya Fransa ile ilgiliyse bu hiç kuşkusuz elzemdir. Fakat bunlarla yetinmemeli, ufkunuzu ileriye dönük olarak geniş tutmalısınız. Örneğin Çince, Rusça, İspanyolca, Portekizce, Arapça gibi dilleri öğrenmek ileride herhalde daha da önem kazanacak, bu dillerin konuşulduğu ülkelerle ortak iş yapma ve o ülke piyasalarına girme şansını artıracaktır.

Hangi ülke? Yurtdışında eğitim gören Türk öğrencileri geleneksel olarak Avrupa’ya ve Kuzey Amerika’ya yönelmişlerdir. Mesela orada yaşayan vatandaşlarımız dolayısıyla Almanya’nın büyük bir ağırlığı vardır. İngiltere’de de okuyan epey bir Türk vardır. Fakat günümüzde bunlarla yetinmemek ve dünyanın başka yörelerine de bakmak ileride fayda getirebilir. Mesela, teknolojik bakımdan dünyanın en ileri ülkelerinden biri olan Japonya’da ne gibi eğitim imkanları bulabilirsiniz? Artık imalat sanayinin merkezi haline gelmeleri açısından acaba Çin ve Hindistan üniversiteleri bize ne verebilir? Örneğin mühendislikte master yapacakların veya MBA okumak isteyenlerin, ileride Uzakdoğu piyasalarında uzmanlaşmak istiyorlarsa, Hong Kong’daki üniversitelere alıcı gözle bakmaları iyi olmaz mı?

Almanya’nın özel konumu bir yana konursa, günümüzde yurtdışı eğitiminde Türk öğrencileri açısından en popüler ülke Amerika Birleşik Devletleridir. Yabancı öğrencilere kucak açmak ve imkan sağlamak açısından Amerika Birleşik Devletlerinin ağırlıklı rolü günümüzde de devam etmektedir. Bu ülkede dünyanın her tarafından gelen yabancı öğrencilere yönelik çok iyi bir destek sistemi kurulmuştur ve dil okulundan doktoraya kadar çok geniş bir spektrumda en iyi derecede bir eğitim almanız, aynı zamanda güzel bir öğrenci hayatı sürmeniz mümkündür.

Hangi okullar? Yurtdışında öğrenim için üniversite seçerken dikkat edilmesi gereken en önemli faktör YÖK denkliği olmasıdır. YÖK denkliği olmayan bir okula gitmeniz, oradan mezun olmanız ileride size hiçbir fayda getirmeyecektir. Diğer bir faktör de okulun sizin nesnel durumunuza uygun olmasıdır.

Genelde Türk öğrencilerinin ilk tercihi olması bakımından Amerikan üniversitelerine göz atalım. Amerika’da üniversite okuyabilmek için çok iyi İngilizce bilmek şarttır. Üniversitede yerli-yabancı ayrımı yapılmaz; tıpkı bir Amerikalı öğrenci gibi derslere katılımınız beklenir. Eğer İngilizceniz yetersizse önce bir dil okuluna gitmeniz gerekir.

Başvuracağınız okulları seçerken not ortalamanız, yani akademik başarı dereceniz en önemli kriterdir. Mesela Amerika’nın ünlü bazı üniversitelerine giriş çok zordur. Eğer notlarınız 4 üzerinden 3’ün (100 üzerinden 75’in) altındaysa bunlara giriş ihtimaliniz düşüktür. Ama çok daha düşük not ortalaması ile sizi kabul edecek daha pekçok Amerikan üniversitesi vardır. Bunlar size sağlayacakları eğitim, öğretim ve araştırma olanakları açısından ötekilerden geri kalmazlar. Dolayısıyla sizi kabul etmeyecekleri zaten belli olan okullara başvuruda israr ederek vakit ve para harcamaktansa gerçekçi davranmak menfaatinizedir.

Yine Amerika’da bazı üniversiteler, bilhassa da özel üniversiteler çok pahalıdır. Paranız bunlarda okumaya yetmeyebilir. Bu durumda daha hesaplı olan devlet üniversitelerine yönelmek gerekir.

Amerika’da en hesaplı okullar “Community College” veya “Junior College adı verilen iki yıllık yüksek okullardır. Üniversitenin ilk iki senesinde bu okullarda başarıyla tamamladıktan sonra dört yıllık üniversitelerin üçüncü sınıflarına yatay geçiş yapılabilir. Tabii bu hususta karar sizin olacaktır: Community College’lerden mezun olunduğunda ön lisans diploması verildiğinden bunu yeterli görüp hemen çalışma hayatına atılmanız da mümkündür.

Peki, yurtdışında okuyabilmek için ne yapmalı? Herşeyden önce yeterli ve doğru bilgi edinmelisiniz. Örneğin şu anda okumakta olduğunuz dergide birçok okul hakkında bilgi vardır. Ayrıca eğitim fuarlarına giderek katılımcı okulların temsilcileri ile görüşebilirsiniz. Yabancı ülkelerin ülkemizdeki temsilciliklerine, kültür ataşeliklerine başvurarak bilgi isteyebilirsiniz. Milli Eğitim Bakanlığının Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü de iyi bir bilgi kaynağıdır.

Para konusu, yani yurtdışında okul ve geçim masraflarını karşılayabilecek durumda olmak belki en önemli faktördür. Eğer yeterli paranız varsa mesele yok: Akademik durumunuza uygun bir okul bulabilirsiniz. Ama şahsi paranız yoksa bir yerlerden burs bulmanız gerekecektir. Çok iyi İngilizce bilen ve akademik bakımdan en üst düzeyde başarılı öğrencilerin Amerikan üniversitelerinden burs sağlamaları mümkündür. Burs imkanı yüksek lisans ve doktora düzeyinde lisansa göre çok daha fazladır.

Sonuçta, edindiğiniz bilgilerin ışığında ve imkanlarınız çerçevesinde kendiniz doğrudan doğruya okullara başvurabilirsiniz. Ayrıca profesyonel yardıma ihtiyaç duyarsanız, yurtdışı eğitiminde uzmanlaşmış birçok kuruluş vardır. Onlardan yardım ve detaylı bilgi alabilir, başvurularınızı onların kanalıyla gerçekleştirebilirsiniz.

 

Süreyya Ersoy – Yurtdışı Eğitim Danışmanı
Türk-Amerikan Üniversiteliler Derneği
www.turkamerican.org

info@turkishstudent.com.tr

No Comments

Sorry, the comment form is closed at this time.