Yurtdışında Yabancı Dil Eğitimi, Neden? Hangi Dil? Nasıl?
Yabancı dil bilmenin önemini kabul etmeyen azdır. Türkiye’de, modernleşmeyle birlikte, bilim ve teknolojide ileriye gitmiş yabancı ülkelerin dillerini bilmek apayrı bir öncelik kazanmış, bunların öğrenilmesi gerektiği hemen herkes ve her kurum tarafından kabul edilmiş, özellikle İngilizce, Fransızca ve Almanca dillerinden en azından birini öğrenmek şart denmiş, bunun için çaba sarfedilmiştir.
Dünyada yaygın olarak kullanılan dilleri bilmek bizim için neden önemlidir? Yalnızca Türkçe ile dış dünyayı bütün yönleriyle tanıyabilmek, dış dünyaya açılabilmek, yurt dışında sivrilebilmek imkânsız, alanınızda uzmanlaşmak zordur. Her şeyden önce, binlerce bilimsel ve teknik kaynak Türkçeye çevrilmemiştir. Çeviriler de genelde kötüdür ve yanlışlarla doludur. Dolayısıyla bunları asıllarından okuyabilecek veya izleyebilecek derecede yabancı diliniz yoksa eğitim ve meslek hayatınızda eksik kalacaksınız, sorun yaşayacaksınız demektir. Başka bir ifadeyle, gerek akademik çalışma ve araştırmalarınız için, gerekse iş hayatında başarı ve ilerleme için, gerekse de özel yaşamınıza kattığı boyutlar açısından yabancı dil bilmek elzemdir.
Olaya önce pratik açıdan, yani iş hayatı açısından bakalım: Küreselleşmiş ve gitgide daha da küreselleşen bir dünyada yaşıyoruz. Hemen hiçbir ülkede artık dış dünyadan kopuk bir şekilde içine kapanarak kendi kabuğu içinde verimli çalışmak ve iş yapmak mümkün değildir. Bu, Türkiye gibi ülkeler için özellikle geçerlidir. Gelişmek ve ileri gitmek için dışarısını, değişik kültürleri en iyi şekilde tanımak, değişik dilleri öğrenmek, dışarıda olanı biteni izlemek ve kendimizi ona göre ayarlamak zorundayız. İşleri düzgün bir biçimde götürebilmekte, iyi işler bulabilmekte, işimizde yükselebilmekte veya kendi işimizi ilerletebilmekte yabancı dil biliyor olmak, yabancı ülkeleri ve kültürleri en iyi şekilde tanıyor ve takip ediyor olmak çok önemli bir faktördür. Daha açık bir ifadeyle, yabancı dil bilmeden Türkiye’de iyi iş bulabilmek zordur. Buna karşılık, yabancı dil bilmek size bir çok kapıyı açacaktır.
Hemen herkesin dilinde, sıkça duyduğunuz bir laf vardır: “Günümüzde en az 2 yabancı dil bilmeli.” Bu aslında yanlış bir ifade değildir. Ama buradaki püf noktası, o dilleri (en azından bir tanesini) çok iyi öğrenmek ve kullanabilmektir. Gerçi sunduğunuz hizmet her cinsten yabancıya yönelikse, örneğin turizm sektöründeyseniz, muhatap olduğunuz çeşit çeşit turistle onların diliyle çatpat da olsa konuşup anlaşabilmenin faydası ve önemi yadsınamaz. Ama bu gibi istisnalar dışında sözgelimi, “3 dili orta derecede biliyorum, sözlük yardımıyla kitap okuyabiliyorum” demenin gerçekte size pek bir yararı olmayacaktır. Meselâ, yurtdışındaki bir toplantıda veya görüşmede aksadığınız, edilen bir sözü veya size gönderilen bir mesajı yanlış anladığınız takdirde işleriniz de ters gidecektir. Başka bir deyişle, “İşte hazırlık okudum, kurslara gittim, epey bir İngilizce öğrendim, bu bana yeter, şimdi de üstüne bir miktar Almanca, az biraz Arapça katayım; rezümem kuvvetli olsun” felsefesiyle hepsini yarıda bırakmak yanlış, netice açısından faydasızdır. Yani, 2-3 dili yarım yamalak bilmektense tek bir dili hakkıyla bilmek daha iyidir.
Eğer linguistik yönünden olağanüstü bir yeteneğiniz ve merakınız yoksa, fazla sayıda yabancı dili çok iyi derecede öğrenemiyeceğiniz besbelli; vakit yetmez. O halde hangisine öncelik vermeli? Lafı fazla dolandırmadan hemen söyleyelim: Günümüzde dünyanın bilim, ticaret, kültür, turizm ve genel iletişim dili İngilizcedir. O bakımdan eğer dünyayı takip etmek istiyorsanız, en iyi işleri kapmak istiyorsanız, işinizi, mesleğinizi dünya çapında yapmak istiyorsanız, hedefiniz İngilizceyi bütün yönleriyle (yani anlamasıyla, okumasıyla, yazmasıyla, konuşmasıyla) en iyi derecede öğrenmek olmalıdır. Örneğin çok iyi Almanca biliyor olabilirsiniz. İşleriniz ve ilginiz sadece Almanya, Avusturya ve İsviçre ile sınırlıysa bu yeterli sayılabilir. Ama dünya çapında iş görebilmek için bunun üstüne çok iyi İngilizce bilmek de şarttır. Günümüz dünyası için konuşuyoruz; kişisel tatmin ve zevk bazında da geçerli bir olgudur bu: İngilizce filimleri, dizileri, haberleri kendi dilinde izleyememek, İngilizce romanları/dergileri okuyamamak, kötü ve yanlış tercümelere/dublajlara mecbur olmak, yabancı dostlarla doğru dürüst sohbet edememek eksikliktir, birçok güzellikten mahrum kalmaktır.
Zaten en üst düzeyde İngilizceniz varsa bunun yanına ikinci bir yabancı dil eklemek size iş hayatında büyük yarar sağlayabilir. Öyleyse, İngilizceyi sular seller gibi bildiğiniz varsayımıyla, bunun üzerine hangi dili eklemeli? Bu, hangi ülkeyle iş yapacağınıza veya hangi öğreniminizi hangi ülkede sürdüreceğinize ya da hangi kültürü daha yakından tanımak istediğinize bağlı olarak size kalmıştır. Örneğin ilgi alanınız İtalya ise İtalyancaya, Brezilya ise Portekizceye, Japonya ise Japoncaya, Rusya ise Rusçaya yönelmek gibi. Mevcut altyapı, nispeten yaygın kullanım alanları, tarihten gelen bağlar ve alışkanlıklar da dikkate alınarak, genellikle Fransızca ve Almanca tercih edilmektedir. Ama ilerisini düşünerek daha geniş bir perspektiften bakmak ve Çince, Arapça, İspanyolca gibi dillere de yönelmek avantajlı olabilir. Bu dillerin konuşulduğu ülkelerle ticari ve kültürel ilişkilerimizin önümüzdeki yıllarda artacağı tahmin edilmektedir.
Yabancı dil bilmenin önemini konuşurken İngilizceye dönüş yapalım ve konuyu İngilizce üstünden sürdürelim. Tekrarlamak gerekirse, günümüzde İngilizce bilmeden hayatta istediğiniz yerlere gelme olasılığı düşüktür. Burada püf noktası “çok iyi” İngilizce bilmektir. Yani, ”tarzanca” konuşabilmek, derdini az-çok anlatabilmek veya sözlük yardımıyla dergi veya kitap okuyabilmek genelde yeterli değildir. Hedefiniz, eğitimli bir İngiliz veya Amerikalı nasıl konuşuyor, okuyor, yazıyorsa onunla aynı seviyeyi yakalamak olmalıdır. Peki, bunun için yurt dışında bir dil okuluna gitmek şart mı? Böyle bir İngilizceyi Türkiye’de öğrenmek mümkün değil mi?
Bir kere baştan söyleyelim; haftada en az 15 saatin altında, sözgelimi 6-9 saatlik derslerle veya kurslarla öğrenilebilecek İngilizce, “Hello, how are you, my name is filanca, this is a book, that is a pencil”ın ötesine geçemez. Hele pratik de yapılmıyorsa, kullanılmıyorsa, ayrıca kitap okunmuyorsa, bu şekilde öğrenilen yabancı dil çok geçmeden uçar gider. Onyıllar boyunca Türkiye’de hazırlık sınıflarına, lisan dersanelerine, özel öğretmenlere dünyanın parası yatırılmış, ama sonuçlar genelde hayal kırıcı olmuş, gerçek anlamda İngilizce (veya herhangi başka yabancı dil) öğrenimi istisnalar dışında bir türlü oturtulamamıştır. Öğrencilerin, mezunların, çeşit çeşit kursu bitirip sertifika alanların çoğu da daha sonra önem vermedikleri, yeterince kullanmadıkları ve pratik yapmadıkları için hasbelkader öğrendiklerini unutup gitmişlerdir.
Oysa, Türkiye’de, hazırlık sınıfında İngilizce öğreten pek çok kolej, Anadolu lisesi ve üniversite, hemen her köşe başında isteyene yoğun İngilizce kursu (yani haftada en az 20 saatlik programlar) verebilen dersane var. Gerçekten bilinçli, hevesli, azimli, çalışkan ve dile yetenekli bir öğrenciyseniz, böyle bir fırsatı da yakalamışsanız, değerini bilerek ve ona göre çok çalışarak iyi derecede İngilizce öğrenebilirsiniz. Ayrıca İngilizce dizileri, filimleri seyrederek, kitap ve dergi okuyarak, internette gezerek pratik yapabilirsiniz. Ama istisnaların dışında “normal” bir öğrenciyseniz, yukarıda belirttiğim yüksek düzeye ulaşabilmek için İngilizceyi yerinde, ders dışında pratik yaparak, gündelik hayatınızda İngilizlerle, Amerikalılarla senli benli olarak öğrenmek şarttır. Kısacası, eğer bütün çabalarınıza rağmen Türkiye’de yeterince İngilizce öğrenemediyseniz, çaresi bunu yurt dışındaki dil okullarında gerçekleştirmektir. Kaba bir değerlendirmeyle, Amerika’daki veya İngiltere’deki 1 aylık kurs Türkiye’deki benzeri 3 aylık kursa bedeldir.
İngiltere’de, Amerika’da, Kanada’da, vs. yabancılara İngilizce öğreten yüzlerce dil okulu vardır. Normal Türk liselerinden, ya da eğitim dili İngilizce olmayan üniversitelerden mezun öğrencilerin hemen hepsinin, Amerikan üniversitelerine girebilecek yani TOEFL testini geçebilecek düzeye gelmeleri için, Amerika’daki bir dil okulunda, normal olarak 9 ay süreyle öğrenim görmeleri gerekmektedir. Haftada en az 20 saatlik yoğun bir programda… Orta derecede bilenler de seviyelerine göre ara kurlara yerleştirilirler. Orta derecede bilenler derken, Türkiye’deki kolejlerden ve dersleri İngilizce dilinde işleyen üniversitelerden mezun olanların en az yarısının Amerikan ve İngiliz filimlerini ancak alt yazıyla izleyebildiklerini, dergi ve kitap okumakta zorlandıklarını, konuşmaların önemli bir bölümünü anlamadıklarını, yazarken komik yanlışlar yaptıklarını, TOEFL veya IELTS testlerinden geçer puan alamadıklarını, geçebilenlerin birçoğunun da ancak sınırda puan alabildiklerini unutmayalım. Hazırlık sınıfından sonra ders kitabı dışında İngilizceyle ilgilenmeyerek yalnızca mesleki İngilizce ile yetinmiş bir öğrencinin TOEFL’ı geçmesi normalde mümkün olamamakta, Amerikan, İngiliz veya Kanada üniversitelerinde okuyabilecek düzeye gelebilmesi için o ülkelerde ayrıca en az 2-3 ay süreyle bir dil okuluna gitmesi, yoğun bir programa katılması gerekmektedir.
Peki, yabancı dilimizi yurt dışında ilerletmeye karar verdik, bunu nasıl yapacağız? Yurtdışındaki dil okullarını belirleyeceğiz, onları inceleyeceğiz. Bunların masrafları okuldan okula, bölgeden bölgeye ve kursun yoğunluğuna göre değişir. Bütçenize ve ideallerinize en uygun okulu ve programı seçtikten sonra formlarını doldurarak başvuracaksınız. Bunun neticesinde okuldan sağlayacağınız akseptans ile de vizenizi alıp gideceksiniz.
Elinizde tuttuğunuz bu dergide birçok dil okulunun irtibat bilgisi vardır. Daha kapsamlı listeleri internetten veya ilgili ülkelerin kültür ateşeliklerinden edinebilirsiniz. Başvurunuzu kendiniz doğrudan yapabilirsiniz. Ayrıca, işinizi kolaylaştırmak açısından, birçok okulun Türkiye’de temsilciliği mevcuttur. Bilgi için onlara danışabilir, işlemleri onların aracılığıyla yapabilirsiniz. Başka bir deyişle, dil okulu seçiminde ve müracaat sürecinde profesyonel yardıma ihtiyaç duyarsanız, bu konuda uzmanlaşmış kurumlar vardır. Onlardan yardım alabilir, başvurularınızı onların kanalıyla gerçekleştirebilirsiniz.
Ama hiç unutmayın: Yurt dışındaki bir okula da gitseniz, yabancı dili hakkıyla öğrenmek ve öğrendiğini unutmamak için sürekli kullanmak, pratik yapmak, okumak, okumak, okumak şarttır.
Süreyya Ersoy – Yurtdışı Eğitim Danışmanı
Türk-Amerikan Üniversiteliler Derneği
www.turkamerican.org