Çin’de Eğitim
Dünyanın en kalabalık nüfuslu beşinci ülkesi ve dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin, tartışmasız uluslararası çapta önemli bir oyuncudur. Bu ülkenin gelecek global güç olması konusunda çok az şüphe vardır ve uzmanlar Çin’in ABD’yi gelecek on yıl içinde geçeceğinden eminler; çünkü şu anda bile ekonomisi üç katı kadar büyük durumda.
Büyüyen saygınlık
Bu büyüme yüksek eğitime de yayılmış durumda. Diğer birçok ülke son beş yıldır yaşanan finansal sıkıntılar nedeniyle üniversitelere yaptıkları harcamaları kısarken, Çin yoğun miktarda yatırım yapmaktadır. Kültürel Devrimin getirdiği zorlu günlerden bu yana giderek büyüyen yüksek eğitim sektörünü geliştirmek isteyen birkaç cesur girişimci harekete geçmiş durumda. Bunlar arasında 100 Çin üniversitesini dünya standartlarına taşımayı hedefleyen Proje 211 ve belirli sayıda Çin üniversitesini, dünyanın en iyi kurumlarıyla rekabet edebilecek düzeye çıkarmayı hedefleyen Proje 985 bulunuyor. Günümüz gizli kapaklı ve kapalı ülkesi Çin’in yüksek eğitim sektöründeki bu büyüyen saygınlığı, uluslararası öğrenciler için giderek artan oranda aranılan bir yer haline gelmesini sağlıyor. 2010 yılında, 265,090 uluslararası öğrenci Çin’e gelmişti ve Çinli girişimciler 2020 yılında bu rakamı 500,000’in üzerine çıkarmayı hedefliyorlar. Dört yıllık eğitim programlarının ABD ve Çin’deki kurumlar arasında paylaşımı projesi, Çin’e gelen Amerikalı öğrenci sayısını 100,000’e çıkarmayı amaçlıyor. Bu ülkeye yalnızca öğrenciler akın etmiyor: 2004 yılında İngiltere’den University of Nottingham, Ningbo’da bir kampüs açtı; ABD’den ise Duke University ve NYU yakın gelecekte Çin’de kampüs açmayı planlıyorlar. Diğer kurumların da bu okulların peşinden gelmesi sadece an meselesi. University of Liverpool ve Missouri State University gibi bazı kurumlar, şimdiden Çin’de ortak kampüslere sahipler.
Avantaj kazanmak
Çin’deki büyümeye olan bu bağlılığın mantığında, geçmiş 15 yıldan bu yana gelen, ulusun hareketliliği yatıyor. Üretici kesimden tüketim toplumuna kadar herkesteki bu hareketlilik; en prestijli şirketlerin ve işverenlerin Asya’nın en büyük ülkesinde mağaza açmalarına da yol açtı. Bu gelişim, Çin’de eğitim alan öğrencilerin belirgin bir avantaja sahip olması anlamına geliyor. Çin’de eğitim görürken kültürünü ve Mandarin halkını öğrenmek; öğrencilerin gelecek senelerde Çin’e giderek daha fazla ilgi göstermeye başlayacak olan firmalarda iş bulmalarına büyük katkı sağlayacaktır. Tabi ayrıca, Çin’de de iş bulma imkanları var. Bununla birlikte, Çin’de yüksek eğitim almayı düşünenler için, ülkeye gelmeden önce dilini öğrenmeleri gibi bir zorunluluk yoktur. Biraz bilgi sahibi olmak elbette ki faydalıdır ancak modern Çin’de genç insanların birçoğu İngilizce konuşabilmektedir. Öğrenciler İngilizcenin akademik dünyada da konuşma dili olarak önem kazanacağını bekleyebilirler. Bu nedenle çoğu Çin üniversitesi master ve doktora programlarını tamamen İngilizce vermektedir. Örneğin Tsinghua University, on adet master ve bir adet doktora programını İngilizce sunmaktadır. Daha az bilinen bir üniversiteye giden öğrenciler oranların yükseldiğini görebilir: Beijing’deki Beihang University 70’in üzerinde master programını ve 40’ın üzerinde doktora programını İngilizce vermektedir. Öğrenciler İngilizce olan eğitim programlarına kaydolsalar da, günlük yaşantılarında Mandarin dilini öğrenmek için birçok fırsat bulurlar.
Dil yeterliliği
İngilizce programlara başvuran öğrenciler için bir dil koşulu bulunmamaktadır. Ancak öğrenci eğitim dili Mandarin olan bir programa başvurmak isterse, yeterliliklerini kanıtlamak için HSK sınav sonuçlarını sunmaları istenir.
Uluslararası performans
2010 yılındaki QS World University Rankings®‘de altı Çin üniversitesi ilk 200’e girmeyi başardı. En önde 47. sıradaki Peking University (PKU), sonrasında ise 54. sırada Tsinghua University, 105. sırada Fudan University, 151. sırada Shanghai Jiao Tong, 154. sırada University of Science and Technology China ve 177. sırada Nanjing University yer aldı. Bir diğer dört tane de ilk 500’dedir: Zhejiang University (218), Tongi University (388), Xi’an Jiaotong (401-450) ve Tianjin University (401-450). 2011’deki QS Asian Rankings™’de Peking University ve Tsinghua akademik saygınlık yönünden, NUS ve HKU gibi dünya standartlarındaki kurumlarla birlikte en üst sıraları paylaşırken, Fudan University ilk ona girdi. PKU ayrıca işveren saygınlığı konusunda en üst sıraları Tsinghua, Fudan, ve Shanghai Jiao Tong ile paylaştı. Ülkenin büyümeye olan tutkusunu düşünecek olursak, Çin üniversitelerinin önümüzdeki yıllarda bu sıralamalarda giderek daha fazla yer sahibi olmasını görmek hiç de hayalcilik olmaz. Mandarin dilinin büyüyen oranda ilgi görmesi ve Çin’deki akademik lisan olarak İngilizcenin kullanımın artması ile Çin kampüslerinde yaratılan akademik notların giderek daha yaygın ve tanınır olmasını sağlayacaktır.
Çin üniversiteleri, saygınlıkları arttıkça dünyanın seçkin okulları arasına girmeye başlayacaktır.
Çin’in kendi Ivy League’i
C9 grubu üniversitelerinin yaratılması (Proje 985’in bir parçası), Ivy League’e rakip olması amacıyla ortaya çıkmıştır ve Çin’in tutkusunun ciddiyetini sergilemektedir. Dokuz üye üniversitenin (Fudan University, Harbin Institute of Technology, Nanjing University, Peking University, Shanghai Jiao Tong, Tsinghua University, University of Science and Technology of China, Xi’an Jiaotong ve Zhejiang University) hepsi, kendi aralarında ders kredilerini eşdeğer sayarlar ve devletten gelen fonların artışı ile güçlenmektedirler. Bir diğer kayda değer nokta ise; Çin’in yüksek eğitiminin standart olmamakla birlikte, hükümetin ABD, İngiltere, Fransa ve Japonya gibi ülkelerle yaptığı anlaşmalar sayesinde Çin yeterlilikleri yurt dışında tanınmaktadır ve aynı durum aksi için de geçerlidir.
C9’un ortaya çıkması, sadece Peking ve Tsinghua’nın en iyi üniversite olduğuna olan inancın kırılmasını sağladı. Bu dokuz kurumun yanında, oldukça fazla sayıda kaliteli yüksek eğitim kurumu bulunuyor – bunların çoğu belirgin konulu kurumlar.
Eğitim ücretleri
Çin’de eğitimin, kaliteli üniversite seçeneklerinin yanında bir başka avantajı da uygun eğitim maliyetleridir. Yıllık ücretler üniversiteye göre değişir ancak PKU’da uluslararası öğrenciler beşeri bilimler üzerine bir master programı için 29,000 Yuan (yaklaşık $4,500) ve bilim üzerine master için 33,000 Yuan ($5000) ödemektedirler. Bir doktora derecesi için fiyat 32,000 ile 40,000 Yuan ($4,950 ile $6,200) arasındadır. MBA’ler standart olarak biraz daha maliyetlidir.
Fonlar
Uluslararası öğrencileri teşvik etmek amacıyla Çin hükümeti, bu öğrencilere mali destek sunmaktadır. 2010 yılında 22,390 uluslararası öğrenci; merkezi hükümetten yaklaşık 800 milyon Yuan (123 milyon Dolar) ve çeşitli yerel hükümetlerden 10 milyon Yuan ($17 milyon Dolar) burs yardımı almıştır. Geçen sene bu yardımı alan öğrencilerin sayısı toplam öğrenci sayısının %25’ini oluşturuyordu, dolayısıyla Çin’de yüksek lisans eğitimi alan öğrencilerin maddi destek alması oldukça büyük bir ihtimaldir.
Yaşama maliyetleri
Neredeyse herkesin standartlarında, Çin’de hayat oldukça ucuzdur. Çin’in en pahalı şehri olan Beijing’de, öğrenciler rahat bir yerde konaklamak için günde yaklaşık 15 Dolar harcar. Bir daire kiralamak aylık yaklaşık $250-350 tutar ve toplu ulaşım bir avuç bozuk paraya denk gelir. Yiyecek, giyecek ve diğer günlük harcamalar, size yük olacak kadar fazla tutmaz.
Vizeler ve başvurular
Bir Çin üniversitesine kabul alabilmek için öğrenciler, master seviyesi için ilgili lisans derecelerini, doktora seviyesi için master yeterliliklerini belgelemelidir. Başvurmadan önce, programların sürelerini dikkate alın. Çin’deki yüksek lisans programları genellikle biraz daha uzundur – master derecesi üç yıl, doktora derecesi ise altı yıla kadar çıkmaktadır (ancak dört yıl daha yaygındır). Öğrenciler üniversitelere doğrudan başvurabilir ya da merkezi bir başvuru sistemi olan CUCAS’ı (Çin Üniversite ve Yüksekokul Kayıt Sistemi) kullanabilirler – yalnız öğrenciler her üniversiteye ikinci seçeneği kullanarak başvuramazlar. PKU, Tsinghua ve University of Science and Technology of China kayda değer istisnalardandır. Bir kuruma kabul edildikten sonra, yerel Çin elçiliğinden ya da konsolosluğundan öğrenci vizesi (X vizesi olarak bilinir) almanız gerekir. Bu size Çin’de 30 gün kalma hakkı verir, bu esnada bir yıl boyunca geçerli olan oturma izni almanız gereklidir. Oturma iznine başvururken, eğitiminizi tamamlamak için fiziksel olarak yeterli olduğunuzu göstermeniz için fiziksel bir sınava sokulursunuz.